Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924), son olarak Osmanlı Hanedanı elinde bulunan halifelik sıfatının, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kaldırılması olayıdır. Devletin laikleştirilmesi yolunda yapılmış siyasi bir devrimdir
Sebepleri Halifeliğin birleştirici bir fonksiyonu olması gerekirken bu durum tarihte pratik olarak başarılamamıştır. Çoğu zaman birkaç yerde birden hilafet görülmüştü. Örneğin, Osmanlı'nın hilafetini bazı devletler tanımamış kendi halifeliklerini ilan etmişlerdir.
Tüm bu sebeplere ilave olarak halifeliğin sembolik bir makam ya da bir dini liderlik makamı olması gerekirken devlet karşısında siyasi bir güç olmaya başlaması, Türkiye Cumhuriyeti açısından ileride doğabilecek büyük sorunların habercisi niteliğindeydi.
En önemli sebep ise halife mevcut oldukça Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılması zorunlu olan sosyal ve laik karakterdeki devrimlerin yapılamayacağı idi.
Tarihçesi [değiştir]Halife sözcüğü Arapça kökenli olup Peygamber'in dünya işlerine vekaletini anlatır. Hilafet (veya Halifelik), İslami siyasi ve hukuki yönetim makamına ve yönetime verilen isimdir.
16. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte halifelik Osmanlı Devleti'ne taşınmıştı.
Saltanatın kaldırılmasından ve VI. Mehmet'in (Padişah Vahdettin) İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife seçmiş olduğu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye, bazı İslam ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, İslam dünyası'nın siyasi bir önderi gibi davranmaya başlamıştı.
Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan Atatürk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı. 1 Mart 1924'teki bütçe görüşmelerinde halifeye ve Osmanlı Hanedanına verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924'te kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ileride saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için hanedan üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi. 5 Mart 1924 sabahı Abdülmecit Efendi ailesiyle birlikte Türk topraklarından ayrıldı.
Hilafet yürürlükte kalsın saltanat kaldırılsın iddasını savunanlara karşı Mustafa Kemal, hilafet kalırsa bir gün saltanatın dirilme ihtimalinin olduğunu söyleyecekti.
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün [değiştir]Osmanlı hanedanın yurt dışına çıkarılması kararlaştırıldı.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi
Şerriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı, yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu.
Erkân-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı kuruldu.
Sonuçları [değiştir]Abdülmecid Efendinin ve saltanatın ailesi mensupları, toplam 155 kişi yurtdışına çıkarıldı.
Halifeliğin kaldırılışından hemen sonra Şerif Hüseyin kendisini Halife ilan etti ve ardından 9 ülkenin yöneticisi daha kendilerini halife ilan ettiler.
Halifeliğin kaldırılmasıyla laik düzene geçiş kolaylaştı. Devrimlere karşı dinin istismar edilmesi engellendi. Daha bağımsız bir dış politika izleme imkânı doğdu.
Halifeliğin kaldırılması, eski rejim taraftarlarını etkisizleştirmiş, iç ve dış politikada bağımsızlığın sağlanmasına, Avrupa ile aynı prensiplerde buluşulmasına yardımcı olmuştur. • Laikliğe geçiş süreci hızlanmıştır. • Ulusal egemenlik anlayışı güçlenmiştir. • Yapılacak inkılâpların gerçekleştirilmesi kolaylaşmıştır. • TBMM’deki muhalefetin etkisi azalmıştır. • Halifeliğe bağlı kurumlarda yeni düzenlemeler gerçekleştirilerek bu kurumların TBMM’nin denetimine girmesi sağlanmıştır. • Ümmetçi devlet anlayışından ulusçu devlet anlayışına geçiş süreci hızlanmıştır. • Saltanatın kaldırılmasına rağmen hala etkisini sürdürmeye çalışan Osmanlı hanedanının bu duruma son verilmiştir.